Sovyetlerin Gizli Projesi, Görkemli Ekranoplanlar
1960larda Sovyetler Birliği Başbakanı Nikita Kruşçev uluslararası bir yayında Batı’ya “köprü üzerinden atlayabilen gemileri” olduğunu söyledi. Batı’nın kafasını karıştıran ve havacılık tarihinde bir ilk olan Kruşçev’in bahsettiği bu araç bir ekranoplandı. Peki bu görülmemiş fikir nasıl ortaya atıldı?
1960’ların önemli teknolojik gelişmelerine imza atan bağımsız Sovyet mühendis Rostilav Alexeyev sürat tekneleri ve su kanatçıkları geliştirmekle uğraşıyordu. Fakat ne kadar uğraşsa da suyun yapısından dolayı dönemin sağladığı imkanlarla hızı bir noktadan yukarı çıkaramıyordu. Bu noktada düşünürken aklına hidrodinamikten aerodinamiğe geçme fikri geldi. Uçak-gemi arası bir araç tasarlayacaktı ve bu araç sudan sıyrılıp yüksek hızla gidebilecekti. Bu noktada da “Yer etkisinden (Ground effect)” yararlanacaktı.
Alexeyev de bu etkiden yararlanarak önce aracının su yüzeyine çıkmasını sonra da suya yakın bir şekilde süzülerek yüksek hızla yol almasını planlıyordu. Bu projesine “ekranoplan” ismini verdi.
Ekranoplan suyun üzerinde fakat yüzeyine çok yakın uçtuğu için hem gemilerde hem de uçaklarda olmayan avantajlar sağlıyordu. Yüksek hızla yol alıyor, sığ kıyılara yanaşabiliyor, deniz mayınları ve sonar dalgalarının üzerinden geçebiliyor ve radar seviyesinin altında ilerleyebiliyordu. Ekranoplanın askeri potansiyeli ve orijinalliği SSCB başbakanı Nikita Kruşçev’i etkiledi ve Alexeyev’e bu hayalini gerçekleştirmesi adına kesenin ağzı açıldı.
Küçük boyutlu modellerde ekranoplanın işlevselliği kanıtlandıktan sonra 1966 yılında 92 metre uzunluğunda, 37,60 metre kanat açıklığına sahip, 240 tonluk ağırlığıyla 1988 yılına kadar Dünya’nın en ağır ve büyük uçağı olma unvanını taşıyan devasa prototip “Korabl Maket” veya lakabıyla “Caspian Sea Monster (Hazar Denizi Canavarı)” denize indirildi. İlk uçuş bizzat Alexeyev tarafından yapıldı. Maksimum hız 700~ km/h olarak ölçüldü. 540 tondan fazla yük taşıyabilen bu devin önde 8, arkasında 2 motoru vardı. Yer etkisine ulaşasıya dek öndeki sekiz motor çalışıyor, yer etkisine girince uçağı havada tutma görevini arkadaki iki motor devralıyordu. Fakat bu devasa prototip ne kadar görkemli olsa da uçağın ihtişamının yanı sıra eksi yanlarını da gösteriyordu.
Öncelikle deniz suyuna maruz kalan 10 motor sürekli kontrol ve bakım gerektiriyordu. Yer etkisinde uçmak verimli olsa da pilotlar için inanılmaz zor ve yorucuydu. Ayrıca yer etkisinde manevralar çok yavaş gerçekleşiyordu, ekranoplanın doğrultusunu değiştirirken bile çok ötedeki gemilerle çarpışmamak adına haberleşilmesi gerekiyordu. En önemlisi de Ekranoplan yalnızca durgun sularda yüzebiliyordu, okyanus dalgalarıyla boğuşması imkansızdı.
SSCB Başbakanının değişmesiyle revaçtan düşen ekranoplana ayrılan bütçe azaltıldı. Kısıtlı imkanlarla 1972’de yeni bir model, “A-90 Orlyonok” tamamlandı. Önceki prototiplere ek olarak yer etkisi haricinde de uçabiliyordu ve sahillere iniş yapabiliyordu fakat yine de dönemin deniz uçakları kadar verimli ve hızlı değildi, bunun neticesinde A-90 Orlyonoktan yalnızca 3 adet sipariş edildi. Günümüzde kalan son örneği Moskova denizcilik müzesinde sergileniyor.
Alexeyev’in Sovyet hükümetiyle ters düşmesiyle rütbesi sıradan bir çalışana indirildi ve imkanlar iyice kısıtlandı. Son bir model, “Lun-class ekranoplan” 1975’te tasarlandı. Bu model 550 km/h hız yapabilip 100km ötedeki hedefleri roketle vurabiliyordu. Fakat Alexeyev’e son eserini görmek nasip olmadı, 1980’de ekranoplan testleri sırasında yaptığı kaza sonrası vefat etti.
Lun-class ekranoplandan yalnızca 1 adet üretildi ve 1990lara dek kullanıldı. Kendisini Google haritalarda “Ekranoplan Lun” olarak aratarak bulmak mümkün; Hazar denizi kıyısında terk edilmiş, çevreyi seyrediyor.
Comments ( 15 )