Hindenburg Faciası ve Zeplinlerin Sonu
Hindenburg faciası 1937 yılında meydana gelmiş bir zeplin kazasıdır ve havacılık tarihinin en ikonik olaylarından biridir.
LZ Hindenburg 1936 yılında göreve başlayan bir zeplindi. 245 metrelik boyuyla Alman havacılığının gururu LZ Hindenburg, günümüzde dahi insanlığın yaptığı en büyük hava aracı unvanını koruyor. Karşılaştıracak olursak, dünyanın en büyük uçağı Antonov An-225 84 metre, Uluslararası Uzay İstasyonu ise 108 metre. Bu açıdan LZ Hindenburg’a gökyüzünün Titanic’i diyebiliriz.
Avrupa-Kuzey Amerika arası uçan LZ Hindenburg, yolcularına yemek salonları, çalışma odaları, piyano salonu, seyir alanı, bar, sigara içme odası ve daha nice lüks sunuyordu. Konforun yanı sıra dönemin gemilerinin 2 katı hızla 2 günde Frankfurt-New York rotasını da tamamlayabilen LZ Hindenburg tartışmasız olarak döneminin en gözde hava aracıydı.
6 Mayıs 1936’da LZ Hindenburg rotasını tamamlamış, New Jersey’de iniş yaparken saptanamamış bir sebepten dolayı alev aldı ve içindeki 140.000m³ hidrojenin tutuşmasıyla bir anda parlayıp alevler içinde düşmeye başladı. Zeplindeki 97 kişiden 35’i hayatını kaybetti. Tarihe en trajik havacılık kazalarından biri olarak geçti ve zeplin çağının sonunu getirdi.
Peki ya Hindenburg faciası hiç yaşanmasa veya kayıtlara geçmeseydi zeplinler günümüzde kullanılır mıydı? Hindenburg faciasından sonra zeplin çağının sona erdiği elbette tartışılmaz fakat bana kalırsa zeplinler her şekilde tarihin tozlu sayfalarına karışacaktı, neden mi?
Öncelikle inanılmaz verimsizdiler. LZ Hindenburg 245 metrelik boyuna rağmen yalnızca 72 kişilik yolcu ve 52 kişilik mürettebat kapasitesine sahipti, buna karşılık olarak dönemin transatlantik bir yolcu gemisi rahatça 2000 kişi üstünde yolcu ve 1000 kişi üstünde mürettebat taşıyabiliyordu. Ayrıca daha hafif olan hidrojen gazına geçildiğinde dahi yeterli kaldırma kuvveti sağlanamıyordu. Yolcular, eşyaları ve diğer yüklere yalnızca 9.500 kilogram civarı bir pay kalıyordu. Bu değer ise elde edilebilen en yüksek değerdi, elde edilmesi uğruna gemideki her şey alüminyum gibi hafif metallerden yapılmıştı. Yolcu kabinleri daracıktı ve ranzalıydı, kabin duvarları neredeyse hiç ses yalıtımı sağlamayan kumaşla kaplanmış strafordandı. Haliyle su da ağır olduğundan 72 kişiye yalnızca 4 tuvalet ve 1 banyo düşüyordu. Yukarıda bahsettiğimiz lüks piyano salonundaki talihsiz piyanomuz da hafif materyallerden özel olarak üretilse dahi ağırlıktan tasarruf adına daha sonra atıldı. LZ Hindenbug deneyimini tatmak ise oldukça pahalıydı, dönemin çok daha lüks ve geniş transatlantik gemilerinde alınabilecek 1. Sınıf bir biletten yaklaşık 3 kat daha fazla tutuyordu. Bütün bunlar 2 gün daha hızlı gitmeye değer mi sorusuna cevabınız evet dahi olsa LZ Hindenburg’un yanışından 2 yıl sonra daha ucuz ve daha hızlı transatlantik yolcu uçağı uçuşları da başladı.
Kısacası benim gözümde zeplinler biplane veya triplanelerden çok farklı değillerdi. Zamanında revaçta olan araçlar olsalar da teknolojinin gelişip daha verimli alternatiflerin ortaya çıkışıyla kaybolacaklardı.
Comments ( 6 )